Kişilik Bozuklukları
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan ve başkalarından ayırt edilmesini sağlayan uyum özelliklerini içerir. Bu özellikler bireyin duygusal ve bilişsel değerlendirmelerine dayanarak iç ve dış dünyaya uyum için geliştirmiş olduğu düşünüş, duyuş ve davranış örüntülerinden meydana gelir. Kişiliğin oluşumunda doğum öncesi, sonrası ve çocukluk çağındaki fiziksel, ruhsal koşullar ile olgunlaşma, öğrenme ve toplumsallaşma etkenleri rol oynar.
Kişilik bozukluğu, ergenlik ya da erken erişkinlik yıllarında başlayan, kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden büyük ölçüde sapma gösteren, sıkıntıya ya da işlevsellikte bozulmaya yol açan, yaygın ve katı (esneklikten yoksun), süregiden genel bir içsel yaşantı ve davranışlar örüntüsüdür.
Kişilik bozukluklarında sık görülen ortak özellikler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
-
Davranış örüntülerinin uyum amacı ile esneklik göstermeden sürdürülmesi; örneğin yapılan yanlışların tekrarlanması, ders alınmaması.
-
Çocukluktan ya da ilk ergenlik çağından beri süregelmesi
-
Topluma aykırı davranışlar göstermesi
-
İş yaşamında, toplum içinde şiddetli sıkıntıya yol açması
-
Davranış örüntülerinin ve tutumlarının benimsenmiş olması ve değiştirilmek istenmemesi
-
Genel olarak çevre ile çatışmaya yol açması
-
Kişinin bilişsel yetilerinde, temel duygulanım ve düşünce yapısında belirgin bozukluk olmaması
Kişilik bozuklukları aslında pek çok farklı türe ayrılmaktadır. Bu türler ve özellikleri aşağıdaki gibidir;
Paranoid Kişilik Bozukluğu: Kuşkucu ve alıngan kişilerdir. Başkalarının tutum ve davranışlarından kendilerine bir kötülük gelebileceği kuşkusu ile aşırı dikkatli, tetikte ve savunucudurlar. Çabuk alınırlar; genellikle aşırı kıskanç, kinci ve gururludurlar. Başkalarının söz, bakış ve hareketlerini kendilerine karşı olumsuz yorumlamaya eğilim gösterirler. Öncelikle cinsel konularda ve yakın ilişkilerde aşırı alıngan ve kuşkucudurlar. Kendilerini haklı ve üstün görürler.
Şizoid Kişilik Bozukluğu: Yakın ilişkiler kurmaktan ve topluma karışmaktan kaçınan, duygularını belli etmedikleri için soğuk görünen, içedönük kişilerdir. Kolay arkadaşlık ve duygusal ilişki kuramazlar. Yalnızlığı tercih ederler. Sevinçleri, üzüntüleri, öfkeleri dışarıdan kolay belli olmaz. Başkalarının eleştiri ve iltifatlarına aldırmazlar. Kendilerine yakınlık gösterenlere soğuk ve itici davranarak onları uzaklaştırırlar.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu: Düşünce ve davranışlarında garip, olağan dışı özellikler taşıyan, zor ilişki kuran kişilerdir. Garip, büyüsel inanışlar (telepati, altıncı duyu gibi) ve üstüne alınma fikirleri sık görülür. Konuşmaları çevresel, müphem, metaforik, duruma uyumsuz ve acayiptir. Anlaşılması güç kişilerdir. Tanıdık olmayan çevrelerde çabuk sıkılırlar. Duygulanımları genel olarak kısıtlıdır, yakın ilişki kuramazlar.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu: Toplumsal kurallara ters düşen, suç sayılan davranışlar gösteren kişilerdir. Çocukluk çağında yalancılık, hırsızlık, evden kaçma, kavgacılık davranışları göstermiş kişilerdir. Sık sık karakollara düşer ve tutuklanırlar. Gördükleri cezalardan ders almazlar. Bencil ve sorumsuzdurlar. Kavgacılık, sahtecilik, hırsızlık, alkol ve madde kullanımı, kumar oynama davranışları gösterirler. Sürekli ve tutarlı ilişki kuramazlar. Dürtülerini engelleyemezler. Genellikle suçluluk duymazlar ve pişmanlık göstermezler.
Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu: Bireyin kimlik duygusunda, ilişkilerinde, duygulanımında yaygın ve süreğen bir dengesizlik vardır. Bu kişiler cinsel, mesleksel ve toplumsal kimliklerinde güvensizlik ve tutarsızlık gösterirler. Sağlam bir kimlik duygusu gelişmemiştir. Hemen hayal kırıklığına uğrayarak çökkünlük belirtileri gösterirler. Dönem dönem antisosyal, dürtüsel davranışlar gösterirler. Alkol ve madde kullanımına yönelebilirler. Kendilerine zarar veren davranışlar sergilerler. Boşluk ve yalnızlık duygularından yakınırlar. Yalnız kalmaktan korkarlar.
Histrionik Kişilik Bozukluğu: Dikkati üzerine çekme isteği ve çabaları, olayları büyütmeye ve dramatize etmeye eğilim, abartılmış duygusal tepkiler ve beden hareketleri, çabuk etkilenme gibi özellikler bulunur. Bu kişiler gösterişli ve çekici olmaya çalışırlar. Çabuk arkadaş olur fakat çabuk reddedilmiş hissederler. Çoğunda temelde derin cinsel korkular ve kısıtlanışlar vardır. Şefkat ve sevgi açlığı gösterirler, fakat olgun ve dengeli ilişki kuramazlar.
Özsevici (Narsisistik) Kişilik Bozukluğu: Kendilerini fiziksel ve ruhsal yönden aşırı beğenen, üstün gören; sürekli beğeni, ilgi ve onay bekleyen; gittikleri her yerde özel ilgi göreceğine inanan kişilerdir. Eleştiriye dayanamaz, sürekli övgü beklerler. Beklentileri karşılanmayınca özsaygıları çabuk düşer. Kendilerini yüceltmek, daha üstün görmek ve göstermek için başkalarını kullanırlar, hatta sömürürler. Çıkar sağlamak için arkadaşlık kurarlar. Başkalarının duygu ve düşüncelerine empati göstermezler. Bu nedenle ilişkilerde bencil olarak tanınırlar.
Kaçıngan Kişilik Bozukluğu: Toplum içinde olumsuz değerlendirilmekten korkan, utangaç, çekingen ve sürekli olarak kendilerinin başkalarınca nasıl görüldüklerini merak eden kişilerdir. Yanlış bir şey yapmaktan korkarlar ve heyecanlanırlar. Yüzleri kızarır, elleri titrer; bunlar fark edilecek diye endişe duyarlar. Bu yüzden toplumsal ilişkilerden kaçınırlar ve istemedikleri halde yalnız kalırlar. Risk almaktan ve yeni etkinliklere girişmekten kaçarlar.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu: Yalnız başlarına karar veremeyen, kendi başına girişim yapamayan, eyleme geçemeyen, sorumluluk alamayan kişilerdir. Yakınlarının karar vermesini ve girişime geçmesini beklerler. İstemeyi ve almayı bilirler, fakat vermeyi bilmezler. Yanlarında kendilerine bakan, veren, destek olan, karar veren kişiler olmazsa çok güvensiz ve tedirgin hissederler.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu: Aşırı düzenli, titiz, mükemmeliyetçi ve kuralcı kişilerdir. Başkalarının da bu kurallara uymalarını beklerler. Aşırı kararsızlık nedeniyle erteleme eğilimi içindedirler. İş sorumluklarına karşı aşırı düşkün ve hırslıdırlar. Konuşmalarında ve ilişkilerinde aşırı kuralcı, mantıklı ve ayrıntıcıdırlar.
Kişilik bozukluğu olan kişilerin doğasında yaradılışlarından var olan bir sorun (sapma) düşünülmektedir. Bu sapmanın kaynağının kişinin içinde olduğu ve bozukluğun ortadan kalkması için içte olan bu anomalinin düzeltilmesi, değiştirilmesi, ya da ortadan kaldırılması gerektiği savunulmaktadır. Bilişsel terapide şemalar bu sapmanın etiyolojik kaynağı ve sürdüren faktörleri olarak görülür ve tedavide bu şemalar düzeltilmek üzere hedef alınır. Psikodinamik terapilerde kişinin zayıf gelişmiş ve entegre olmuş kendi ve başkalarına yönelik zihinsel temsilleriyle uyumsuz savunma mekanizmaları neden olarak görülür ve hedef alınır.
Adres
İncirli Caddesi, No: 75, Daire: 11, Bakırköy, İstanbul
Telefon
(+90) 532 455 94 92